Tüm Yönleriyle Biyokütle Enerji 3. Bölüm – 10196

Tüm Yönleriyle Biyokütle Enerji 3. Bölüm

Türkiye’de sürekli tarım atığı oluştuğu için ve tarım atıklarının bol olduğu yerlerde kurulduğu için, yakıtı hiç bir şekilde tükenmiyor. Sürekli yenilenen tarım alanlarında oluşan atıklarla devamlılığını koruyor. Biyokütle enerjisi yöre halkı, çiftçi ve hayvan sahipleri olan besiciler için maksimum faydalar sağlıyor.

Biyokütle enerji, Türkiye’de de yenilebilir kaynakları ve çevreye duyarlı enerji üretimi nedeniyle desteklenen ve tercih edilen santrallerden oldu. Yakıtının tükenmemesinin nedenlerinden biri çevreye duyarlığı olduğu için zarar vermediği de bilindiğinden tarımsal alanların yoğun olduğu bölgelere kuruluyor. Bilinenin aksine tarıma zarar vermiyor, tarımcıyı destekliyor ve ekonolojik dengenin devamına katkıda bulunuyor.

Ayrıca enerji üretiminde yakıt olarak tarım atığı tükettiği için hava kirliliğine de yol açmıyor. Ve bu nedenle biyokütle santralleri fosil kökenli yakıtlara ihtiyaç duymuyor.
Biyokütle enerji, faaliyete geçtiği bölgelerde bölge halkı için yeni iş sahaları açıyor, ekonomik açıdan yeni kaynaklar oluşturup, bölgesel kalkınmalara da yol açıyor. Biyokütle enerjisi yöre halkı, çiftçi ve hayvan sahipleri olan besiciler için maksimum faydalar sağlıyor. Biyokütle enerjisinin bölgeye ve ülkeye faydaları saymakla bitmiyor. Çiftçilere tarlalarında kalan üretim artığı kökler sayesinde doğrudan ek gelir sağlıyor.

Yani bir bakıma bu duruma şöyle diyebiliriz;

Dünyada sadece tarım yaparak zenginleşen bir ülke yok.

Ama tarım yapmadan kalkınmasını sürdüren ve yurttaşlarına zenginlik yaratabilen bir ülke de bilinmiyor.

İnsanoğlu’nun 7 bin yıl önce göçebe toplumdan yerleşik topluma geçtiği ve bu nedenle 7 bin yıldan bu yana tarım yapmaya başladığı biliniyordu.

Ve fakat

Göbeklitepe’ki bulgular, insanların yerleşik topluma geçiş sürecinin 11 bin yıla dayanabileceğini ortaya koyuyor.

Göbeklitepe kazıları, tarihin yeniden yazılmasını sağlayacak belki.

Demem o ki;

18. yüzyılın sonu ve 19 yüzyılın başı itibariyle buhar gücüyle makineleri çalıştıran insanlık, birinci sanayi devrimini gerçekleştirmiş olsa da, insanlık karnını doyurabilmek için her daim tarıma ihtiyaç duymuştur.

Buğdayı makineler yardımıyla biçiyoruz.

Mısırı da öyle.

Hatta yakın geçmişe kadar buğdayı ve mısırı su değirmenleriyle öğütüp un yapıyorduk.

Su değirmeni kaldı mı günümüzde bilmiyorum ama unu artık fabrikalarda makineler üretiyor ama bunları yapmak için bile enerjiye ihtiyacımız var.

İYİ TARIM UYGULAMASI
Yaşadığımız çağa bilgi çağı deniliyor.

Yapay zeka hakim oluyor her şeye.

Fabrikalardaki makineleri bile bilgisayarlar yönetecek.

Ki;
Yaşamakta olduğumuz bu süreç, 4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılıyor.
Bütün bunlara rağmen, karnımızı doyurmaya ihtiyacımız var.
Tarım yapmak zorundayız yani.

Bu arada çoğalıyoruz.

Dünya nüfusu 7 milyonu buldu.
Biz de 82 milyon olduk.

Geleneksel tarım anlayışıyla yaptığımız üretimin yetmesi de mümkün değil artık.
Tarımı sürdürülebilir hale getirmeliyiz.

Bunun için adına ‘İyi Tarım Uygulaması’ denilen yeni bir anlayışa geçiliyor.
Çin’deki Turfan Bölgesinden taze sebze getirebiliriz belki ama bunu ne kadar sürdürebiliriz.

Bir enerji kaynağı olan biyokütle endüstriyel anlamda, bu biyolojik maddelerden yakıt elde edilmesi ya da diğer endüstriyel amaçlarla kullanılması ile ilgilidir. Biyokütle enerjisi tükenmez bir kaynak olması, her yerde yetiştirilebilmesi, özellikle kırsal alanlar için sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir. O nedenle iyi tarımı desteklemesiyle de ön plana çıkmaktadır.

DÖRT MEVSİM DOMATES ÜRETMEK MÜMKÜN
Suyun yeterli olmadığı İsrail, topraklarını deniz suyu arıtarak suluyor.
Bizde su bol çok şükür ama hala geleneksel usulde tarım yapmak için direniyoruz.
Avrupa bütün topraklarında örtülü tarım yapıyor.

Yani sebzelerini seralarda üretiyorlar nicedir.

Yeşilırmak ve Kızılırmağın denize döküldüğü deltalarda kurulu iki önemli ovamız var ancak, bu avantajımızı bile kullanamıyoruz maalesef.

BİYOKÜTLE ENERJİ SERALARI DA BESLİYOR
İyi tarım uygulamalarıyla bir kökten 30 salkım domates alınabileceği hatta bunun 60 salkıma kadar çıkarılacağını iddia eden tarım uzmanları var.

İyi tarım uygulamasını da ancak, örtülü tarım olarak tanımlanan seralarda yapmak mümkün.

Seraları ısıtmak ve doğru biçim de sulayabilmek için de enerjiye ihtiyaç duyulduğu biliniyor.

Biyokütle enerji santrallerinin ısıtma sularını boşa akıtmak yerine seralara verilebilir ve buralarda kullanılabilir pekala.

Çünkü; Biyokütle elektrik santralleri sayesinde bölgedeki atık madde miktarı azalıyor, tarımsal atıklar kontrol altına alınarak, düzenli olarak sağlıklı bir yakıta dönüşüyor. Aynı zamanda tarımsal atıklar hem çiftçiye hem de milli ekonomiye katkıya dönüşüyor.

Sera gazı emisyonlarını azaltmada önemli rol oynadığı gibi, santral atık sıcak suyu da seracılık faaliyetleri yapan üreticilere destek veriyor. Ülke kaynaklarını daha iyi kullanmamıza olanak tanıyor.

ANIZ YAKMAK SON BULACAK
Ekili alanları, bir sonraki ekim dönemine kadar hazırlarken bilinen tek yöntem anız yakmaktır.

Hepimiz biliriz bunu.

Yol boylarında giderken tarlalar yanıyor zannedersiniz.

Karayollarını kara bulutlar kapsar.

Ya toprak içinde ne olur.

Bütün canılar telef olur ve doğadaki ekolojik dengenin bozulmasına yol açar.

Buğdayı, mısırı biçtikten sonra tarlayı ateşe verirdik.

Bildiğimiz bu tek yöntem nedeniyle ateşe verdiğimiz tarlalarda börtü böceği de telef ederdik.

Tarımsal atıkları yakarak elektrik üreten Biyokütle enerji santrallerinin yakıt olarak tarımsal atıkları kullandığı bilindiği için köylerde anız yakmak yerine bunu santrale satmayı deneyecek herkes.

Çevre kirliliğine ve yangınlara yol açan anızlara son vermesi belki de ezber bozan bir durum.

Hele ki yakıp kül edeceği tarlasındaki atıklardan çiftçinin cebine para girmesi bir başka keyif olsa gerek.,

Günümüzde milyonlarca insanın yaşadığı gezegenimizde milyonlarca atık oluşmaktadır.

İnsanlık doğal kaynakları hızla ve düşüncesizce tüketmekle birlikte arkasında tonlarca atık bırakmaktadır. İnsanların yaşam standartları gün geçtikçe artış gösteriyor ve dolayısıyla tüketim de artıyor.

Tüm bunlar akla çevremizdeki atıklar nereye gidiyor sorusunu getirmektedir.
Çevremizdeki atıklar tüm insanlığın doğaya karşı sorumluluğunda olmakla birlikte ağırlıklı olarak yerel yönetimler ve belediyelerin sorumluluğundadır.

KATI ATIK YÖNETİMİ
Çevremizdeki atıklar yok edilerek bu atıkların çevreye ve ekonomiye olan olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi amaçlanır.
Toplanan atıkların geri dönüşümü ise ekonomiye ve çevreye olumlu etkiler yansıtır. Çevremizdeki atıklar geri dönüşüm sürecine alınarak kaynakların ve çevrenin korunması, enerji kazanımı ayrıca yer tasarrufu sağlamaktadır.

BİYOKÜTLE NE YAKIYOR
Bu çalışmada, yenilenebilir enerji kaynakları arasında hem sahip olduğu mevcut potansiyel hem de üretim teknolojileri bakımından önemli bir yeri olan biyokütlenin Dünya’da ve Türkiye’de enerji sektöründeki önemi ve ekonomiye katkısı araştırılmıştır. Biyokütle, dünyanın 4. büyük enerji kaynağıdır ve dünya enerji talebinin %14’ünü oluşturmaktadır.

Biyoküttle enerji santrallerinin tarımsal atıkları yaktığı biliniyor ama santrallerde ne yakıldığına dair bit detay verecek olursak da, santrallerin yakıtlarını bir bakıma şu şekilde detaylandırmak mümkün.

İşlem görmemiş meyve kalıntıları ve kabukları,

Sebze artıkları ve yumurta kabukları,

Kahve ve çay artıkları ve filtre kâğıtları,

Yapraklar.

Ayrıştırılmış çöpler. Bu bağlamda, çevremizdeki atıklar nereye gidiyor diye baktığımızda çöp ayrıştırma büyük önem kazanmaktadır.

Bütün bunların ışığında biyokütle enerjinin önemini kavramak mümkün elbette.
Anız yakarak heba ettiğimiz tarımsal atıkların santrallerde yakılması sonucu hem köylülerimizin kişisel kazancı artıyor hem de, ülke, ülke ekonomisine katkıda bulunuluyor.

İşte bu nedenlerle, hızlı bir artış gösteren nüfus ve sanayileşme, artan enerji ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Petrol, kömür, doğalgaz gibi tükenmekte olan enerji kaynakları hem yenilenemez olduğu hem de çevre kirliliği oluşturduğu için, biyokütle kullanımı enerji sorununun çözülmesinde giderek önem kazanmaktadır.

ÇEVRESEL KİRLİLİK YOK DOĞAYA KATKI VAR
Biyokütle kaynaklarını kullanarak çevresel kirliliğe yol açmadan, sürdürülebilir enerji sağlanabilmesi mümkün olmaktadır. Biyokütle, yeşil bitkilerin güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye dönüştürerek depolaması sonucu meydana gelen ve canlı organizmaların kökeni olarak ortaya çıkan organik madde kaynaklarıdır.

TARLADA YANGIN SON BULUYOR
Ekili alanları, bir sonraki ekim dönemine kadar hazırlarken bilinen tek yöntem anız yakmaktır. Yol boylarında giderken tarlalar yanıyor adeta. Karayollarını kara bulutlar sarar. İşte biyokütle buna son veriyor. Çünkü tarladaki atık artık paraya dönüşüyor.
Faaliyete geçtiği bölgelerde bölge halkı için yeni iş sahaları açıyor, yöre halkı, çiftçi ve hayvan sahipleri olan besiciler için maksimum faydalar sağlıyor.

SERACILIĞA KATKISI ÖRNEKLERİYLE ORTADA
Seraları ısıtmak ve doğru biçim de sulayabilmek için de enerjiye ihtiyaç duyulduğu biliniyor. Biyokütle enerji santrallerinin ısıtma sularını boşa akıtmak yerine seralara veriyor. Bu da seracılığa katkı vermesiyle ülkeye ve yöre halkına katkı olarak geri dönüyor. Almanya bunun örneğini gösteriyor.

DÜNYA’DA BİYOKÜTLE KULLANIMI ARTIYOR
Çünkü enerji demek
büyümek demektir..

Çevreye zarar vermediği bilimsel olarak ortaya konulan biyokütle enerjisinin son zamanlarda, gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra, gelişmiş ülkelerde de büyük oranlarda kullanılmaya başlandığı gözlenmektedir.

Bunun başlıca nedenleri arasında kömür ve fuel-oil gibi fosil yakıt kullanımı yüzünden dünyanın giderek artan boyutta çevre kirliliği problemi yaşamsıdır.

Biyokütlenin daha çok ve verimli yetiştirilmesi için hızlı büyüyen özel bitkiler ve genetik mühendisliği yardımcılığıyla yeni tohumlar geliştirilmektedir.

Yenilebilir bir kaynak olan tarımsal atıkları yakıt olarak kullanabilen biyokütle enerji santralleri çevreyi kirletmeme özelliğiyle, tüm Dünyada kısa sürede ‘en tercih edilen enerji santralleri’ arasında girdi.

Dünyada 5 bine yaklaşan, bir yıl içinde 7 bine ulaşması öngörülen ve ABD, Çin ve Almanya biyokütle enerji ile lider konumunda. Almanya’da 1100 adet bulunan biyokütle enerji santralleri, yeni nesil ve temiz enerji üretiminde rüzgar, güneş gibi yenilebilir enerji kaynakları olmasıyla ‘çevreye duyarlı’ santraller olarak, gelişmiş ve çevreye duyarlı ülkelerce desteklenmeye başlandı.

Ve son hedef veriler..

Çin ülkesi 2017 yılında biyokütle ile elektrik üretim tesisleri ile lider ülke olması ön görülüyor.

Biyokütle kaynakları ile elektrik üretimin yapan ABD 67 TWh ile listede ilk sırada gelmektedir.

Almanya ve Brezilya bu ülkeleri takip ediyor.

Kurulu güç listesinde yer almasa da biyokütle üretimi için ilk beş içerisinde Japonya da yer almaktadır.

Ve Türkiye’de artık biyokütle santraller döneminde ‘etkili olmak için’ desteklenmeye başladı.

Çünkü enerji demek büyümek demektir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu